10 Ocak 2013 Perşembe


KARANLIKTAKİLER




 Karanlıktakiler, yönetmenliğini ve senaristliğini Çağan Irmak'ın yaptığı 2009 yapımı Türk filmidir. Drama ve gerilim türünde olan filmin çekimlerinin çoğu Kuzguncuk'ta yapılmıştır. Filmde paranoid şizofren bir anne ve hâlâ annesi ile birlikte yaşayan 30'lu yaşlarda bir oğulun öyküsü anlatılmaktadır.





Şimdiye kadar bahsettiğim gerilim-korku türü filmlerden bir nebze olsun farklı, içerisinde psikolojik dram da olan tarzını çok beğendiğim bir filmdir. İşin içinde birde Çağan Irmak olunca tadından yenmiyor. Türkiye’de üzerine yönetmen tanımadığım, İzmir'li oluşundan da ayrı bir sempati beslediğim Çağan beyin ellerine sağlık diyorum, hangi işe elini atsa altından kalkabiliyor helal olsun. 

Şimdi konuya gelelim, Egemen (Erdem Akakçe) 30’lu yaşlarını aşmış, bir reklam ajansında ofis boy olarak çalışan ve ilerleyen yaşına rağmen annesi Gülseren (Meral Çetinkaya) ile aynı evde yaşamak zorunda olan genç bir adamdır. Annesinin zihinsel kararmalarıyla geçen bir hayat Egemen için, evlerinin içine gizlenmiş, belki de sadece onlar için hazırlanmış ufak bir cehennem gibidir.
Gülseren içinse hayattaki tek varoluş nedenidir Egemen. Gerisi, kendisini hapsettiği evinde yaşadığı bitmeyen bir huzursuzluk ve tedirgin bir ruhtur. Yanında olmasını istediği tek kişi Egemen’dir. Oğlunun kendisinden ayrılmasına dair en ufak bir düşünce bile bir çılgınlık nöbetine girmesi için yeterlidir.
Egemen’in tüm hayatını geçirdiği bu cehennemden uzaklaşarak, rahat nefes alabildiği, normal bir hayata yaklaştığı tek yerse çalıştığı reklam şirketidir. İşi sayesinde dış hayatla bir bağ kurmak az da olsa annesinin karanlık dünyasından uzaklaştırır Egemen’i. Öte yandan patronu Umay’a (Derya Alabora) duyduğu ilgi genç adam için büyük bir açmazdır. Annesinin varlığı bu ilgi önünde koca bir engeldir. Çaresizliği artan Egemen iki kadın arasında sıkışıp kalır. 






Filmin unutulmaz repliklerinden, Anne’nin : ‘’Egemeeeeen, egemeeeen ‘’ çığlıklarıdır. Bu çığlıklar benim hafızama kazınmadı dersem yalan olur. Tam anlamıyla psikolojik bir gerilim filmi, değişik gerçekten değişik alışık olmadığım tahminimce sizin de alışık olmadığınız tarzda bir gerilim filmi ama çok da sevdim aslına bakılırsa.  Zaten genel olarak sevdiğim yapıtlardan bahsetmeye çalıştım. Hadi bakalım, küçük bir ev içerisinde geçen melankolik ve tozlu bir hikayeyi anlatan Karanlıktakiler filmini eğer hala izlemediyseniz derhal gidip kendinize bir dvd alın, sıcak çikolatanızı elinize alıp koltuğunuza kurulun gerilim ve heyecan dolu, bir o kadar da kalite kokan bir yapım sizi bekliyor. 








Diğerleri, yönetmenliğini Alejandro Amenábar'ın yaptığı, başrode Nicole Kidman'ın oynadığı korku filmlerinin kraliçesidir.






”Bu ev bir gemiye benzer. Işığın su gibi içeri girmesini engellemek için kapıları ve perdeleri sürekli kapalı tutmalıyız!” repliğiyle akıllara kazınan mükemmel  bir gerilim filmi. Gerek konusu , çekim teknikleri, gerekse oyunculuk açısından parmakla gösterilecek kadar da kusursuz bulduğum bir yapımdır.  2001 yapımı olmasına rağmen günümüz sığ gerilim filmlerinin bir çoğunu cebinden çıkaracak nitelikte, Nicole Kidman’ a gıpta ile bakmamı sağlayan hatta ve hatta ilk izlediğimde yaklaşık 10 yaşlarındaydım. Babamın evde olmadığı gecelerden biriydi, ablamla bu filmi izlemiştik o kadar korkmuştuk ki benim odamdan salona gitmek için koşarak merdivenlerden aşağı nasıl indiğimizi hatırlamıyorum bile 






Film konu olarak, İkinci Dünya Savaşının son zamanlarında New Jersey kırsalındaki eski ve kasvetli bir malikane de ışığa karşı ölümcül hassasiyetleri olan iki çocuğuyla birlikte savaştaki kocasının dönmesini bekleyen tükenme noktasındaki Grace, hiçbir açıklama yapmaksızın paralarını dahi almadan evlerini terk eden hizmetçilerin yerine üç hizmetçiyi işe almasıyla start verir. Çok fazla konuşmayan yeni hizmetçilerin tekinsiz havalarına rağmen, Grace seçme şansının ne boyutta olduğunun farkındadır. Lakin hizmetçiler de sıradan bir zamanda olmadıkları gibi sıradan bir evde sıradan insanlar için çalışmayacaklardır. Bu evin kati surette uyulması gereken bir takım kuralları vardır: Güneş ışınlarının eve girmesini önlemek amacıyla her kapı ancak bir önceki kilitlendikten sonra açılabilecek, evin perdeleri her daim kapalı tutulacaktır. Ayrıca migreni olan Grace, gürültüden de hiç hoşlanmamaktadır.





Hizmetçilerin gelişinden kısa bir süre sonra Grace’in kızı Anne evde dört tane hayalet gördüğünü söylemeye başlar, o hayaletlerden birinin ise sürekli kendisiyle oynamak isteyen Victor isimli bir çocuk olduğunu iddia eder. Anne’in bu konuda anlattıklarından kardeşi Nicholas çok etkilenince Grace (Nicole Kidman) kızının bu konuda konuşmasını yasaklar. Hayaletlerin öteki dünyadan çıkıp gelmelerinin mümkün olmadığını sık sık yineleyen Grace, çocuklarının bu konudaki ısrarı sürünce onları İncil’den bölümler okutarak cezalandırır. Ancak bir süre sonra o da evde anlam veremediği sesler duymaya başlar ve bir sabah evdeki tüm perdelerin ortadan kaybolduğunu gördükten sonra tüm bildikleri konusunda şüpheye düşerek evlerinde yalnız olmadıkları fikrine iyiden iyiye inanmaya başlar.
Evin çevresini saran yoğun sis yüzünden kasabayla irtibatları kesildiği sırada, Grace, kızının anlattığı hikâyelerin doğru olabileceği yolunda kanıtlarla karşılaşır. İşte bu noktada, eve hizmetçi olarak aldığı insanların garip hareketlerinden iyice şüphelenmeye başlar. Filmin finalinde ise gerçekten  ve tabiî ki beni tam anlamıyla şoke edecek önemli olaylara sahne olur.





The Others, korku kategorisinde unutulmaz kült olan bir filmdir. Hatta genel olarak kült bir filmdir. Hem dram, hem korku, hem gerilim… Herşey, ne ararsan vardı doğrusu üzerinden tam 10 yıl geçti filmi ilk izlediğimden bu yana ancak hala aynı tadı veriyor. Bu filme puanım 10 üzerinden 9 anlayacağınız..




The Orphan ( Evdeki Düşman )


Evdeki Düşman (The Orphan), yönetmenliğini Jaume Collet-Serra'nın yaptığı ve başrollerini Vera Farmiga, Peter Sarsgaard ve Isabelle Fuhrman'nın paylaştığı 2009 yapımı gerilim filmidir. Konu olarak, doğmamış çocuklarının trajik ölümü Kate ve John’u perişan eden bir ailenin, hayatlarını normale döndürmek için bir çocuk evlât edinmeye karar vermesi hikayenin ana başlığıdır. Daha sonra karı koca yöredeki bir yetimhanede gittiklerinde Esther adındaki küçük bir kıza adeta çekildiklerini hissederler, ama Esther göründüğü gibi değildirEsther Okulunda sinir krizleri geçirir, yeni okuluna ilk geldiği gün kendisiyle dalga geçen küçük kızı oyun parkında bacağını kırar. Kate,  John’a ve diğerlerine Esther’ın sevimli maskesinin ardındaki yüzünü göstermeye çalışır.
Bir dizi cinayetler işlemeye başlayan Esther artık iyice kontrolden çıkmıştır ve dehşet saçmaya başlar. Ailesinin güvenliğinden endişe eden Kate, John'a ve diğerlerine Esther'ın sevimli maskesinin ardındaki yüzünü göstermeye çalışır.










Bu film korkunç mudur bilmem ancak gerilim anlamında çok başarılı buldum diyebilirim. Oyunculara bakacak olursak çok ünlüler, ama asıl iş çocuk oyuncular tarafından kotarılmış. Ayrıca oyunculuklar da çok başarılıydı. Özellikle de evlatlık kız Esther’e yani  (Isabella’ya)  ve kusursuz oyunculuğuna hakkını vermek lazım. Daha 12 yaşında ama hepimize psikopat birisi olduğuna inandırdı. Bir diğeri de sağır dilsizi oynayan ufak kız onu da söylemeden geçemeyeceğim çok başarılıydı.








Özetleyecek olursam gerilim-korku filmlerinin sıkı bir takipçisi olarak, güzel bir gerilim filmi olmuş diyebilirim ancak korku değil bu ikisi farklı kavramlar. Karıştırmamak gerek, korkmadım ama gerçekten gerildim. Helal olsun çok lezzetli olmuş. Beklentilerimi karşıladı tebrikler :)



6 Ocak 2013 Pazar

SILENT HILL 2










İlerleyen zamanda Hollywood filmlerinin, özellikle korku filmleri için konuşmak gerekirse yaratıcılıktan giderek uzaklaştıklarını söylemeden edemeyeceğim. Zorlama devamı çekilen filmler ne yazık ki aynı tadı vermiyor. Silent Hiil 2 filmine gelince, 6 yıl aradan sonra çekilen tamamen boşluktan ibaret, laf olsun torba dolsun mantığıyla beyaz perdeye sürülmüş bir filmdir bana kalırsa.










Uzun bir aradan sonra seyircisiyle buluşan Sessiz Tepe,10 yıl kadar ileriye gitmiş kızımız büyümüş ve bu süreçte babası ile birlikte oradan oraya savrulmuş. Ancak Sessiz Tepe bu Sharon'ı unutur mu? Yıllardır peşindeler ve yıllardır kabuslarındalar. Baba olayı geçiştirmiş kendisine bambaşka bir hikaye sunmuş, unutulan hafıza da buna yardım etmiş tabi. Kazanç elde etme mantığıyla hazırlanan, yönetmen dahil tüm kadronun değiştiği film,işin içine birde 3D girdiğinde tadından yenmeyen bir para kapısı olmuş, bir ara külleri yuttum diyebilirim. Özetlemek gerekirse yeni versiyonuyla Silent Hill, korku filmi severler için tam bir hayal kırıklığı olmuş. Zaten izleyicisi de gereken ilgiyi göstermiş. 20 milyon dolar harcanan film gişede 30 milyon dolar gibi bir hasılatı zor getirmiş. Anlayacağınız sinema da izlenmeye değmeyecek, sevdalısı için vasat bir tepe olmuş.









1 Ocak 2013 Salı

PARANORMAL ACTIVITY 3



İki küçük kızın karanlık güçlerin pençesine düşmesine sahne olan filmin, yapımcılığını Oren Peli ile birlikte Jason Blum üstlenmiştir. Yönetmen kısmında Henry Joost ve Ariel Schulman'ı görürken, filmin senaryosu ise Amerikalı Christopher Landon'a ait. Paranormal Activity 3 filmi izlediğim korku filmleri arasında çok başarılı bulduğum bir korku (gerilim) filmidir. Bu sebeple filmi sizinle de paylaşmak istedim.









Yukarıda paylaştığım video filmin official fragmanıdır ve aynı zamanda çok etkileyici sahnelerin yer aldığı bir paylaşım, izlemenizi tavsiye ederim. Eğer sizde korkuyu iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız Paranormal Activity 3 sizin için harika bir seçim olacaktır.